Ölümünün yıldönümünde Lenin, devlet ve demokrasi
Kansu Yıldırım, Lenin’in yaratılmış bir ikon olmadığını, aksine burjuvazinin dünyaya yayılmak ve hakim olmak için kullandığı tüm araçları devirmeyi görev edinmiş bir ikonoklast olduğunu belirtti. Yıldırım, Evrensel’de yazdığı “Lenin ve Devlet: Proleter Diktatörlük ve Sovyet Demokrasisi” başlıklı yazısında Lenin’in tezlerine ilişkin şunları yazıyordu:
“Lenin’in proletarya diktatörlüğüne, yani yeni devlet tipine ilişkin düşüncelerini şekillendiren Marksist teorik önermeler, Marx’ın 1852’de Weydemeyer’e yazdığı mektupta, Louis Bonaparte’ın 18 Brumaire ve Engels’in Dühring karşıtı eserlerinde görülebilir. Lenin şunları söyledi: ‘egemen’ ‘bir sınıf olarak örgütlenmiş proletarya’ niyetini Marx’ın proleter devrimi hakkındaki metinlerine dayanarak geliştirdi.
ÖNCELİK 1: DEVLET AYGITI
Marx, 18 Brumaire’de siyasi rejim, siyasi strateji ve siyasi iktidara odaklanmanın yanı sıra, ‘çağının en büyük ve benzersiz siyasi örgütü’ olan devleti de tanımlamaya çalışıyor ve onun karmaşık yönlerine odaklanıyor:
Muazzam askeri ve bürokratik teşkilatıyla, karmaşık ve yapay devlet sistemiyle, yarım milyonluk memur ordusuyla, 500 bin kişilik ikinci ordusuyla, bu yürütme gücü, bütün milleti saran bu vahim asalak yapı. Fransız toplumu bir zar gibidir ve onun tüm deliklerini tıkar… (…) Bütün siyasi devrimler bu makineyi kırmak yerine onu mükemmelleştirmekten başka bir şey yapmamıştır.2
Devlet aygıtı, ‘karmaşıklığı’, ‘hiyerarşi sistemleri’ ve ‘askeri ve bürokratik mekanizmaları’ ile burjuva sınıflarının ortak çıkarlarını, diğer sınıfların genel çıkarları biçiminde örgütlemeyi zorlaştırırken, bunu zorlaştıracak donanıma sahiptir. başka bir sınıf tarafından devralınacak. Lenin, Nisan Tezleri ve Ekim Devrimi’nde kapitalist devlet aygıtının örnek niteliğindeki özelliklerini şu sözlerle sıralıyor: ‘Devlet makinesi, idari aygıt ve organ olağan olanlardır: sürekli ordu, polis, devleti yöneten resmi görevliler topluluğu. pratikte reddedilemez, ayrıcalıklı, halkın üstünde yer alan bir şey.’
ÖNCELİK 2: DİKTATÖRLÜK
Marx’ın 1852’de Weydemeyer’e yazdığı mektupta yazar, ‘toplumda sınıfların varlığını’ ve ‘kendi aralarındaki mücadeleleri’ keşfetmenin kendi sorumluluğunda olmadığını, burjuva tarihçileri ve iktisatçıların sınıflarla ve sınıflarla mücadeleyi ortaya çıkardıklarını belirtiyordu. ekonomik anatomileri ondan çok önceydi. Marx’ın farkı, ‘Sınıf mücadelesi zorunlu olarak proletarya diktatörlüğüne yol açar’, ‘(yalnızca) bu diktatörlüğün kendisi tüm sınıfları ortadan kaldırabilir’ ve ‘sınıfsız bir topluma geçişte’ bunun gerekli olduğunu ifade etmesidir.3
ÖNCELİK 3: KUVVETİN GÜCÜ
Lenin, Devlet ve Devrim’de ‘sınıflı toplumdan sınıfsız topluma geçiş’ sürecinde proletarya diktatörlüğünün gerekliliğini ortaya koyuyor. Devletin ‘ortadan kaybolması’ için bu aygıtın ortadan kaldırılması ve yok edilmesi gerekiyor. Engels’in Anti-Dühring’deki çerçevesine şu sözlerle işaret ediyor: ‘Proletarya, ilk aşamada devlet iktidarını ele geçirir ve üretim araçlarını devlet mülkiyetine dönüştürür. Ama bu şekilde proletarya olarak kendisini ortadan kaldırır, tüm sınıf farklılıklarını ve sınıf karşıtlıklarını ortadan kaldırır.’4 Lenin’in sözleriyle, ‘Proletarya, hem sömürücülerin direnişini kırmak hem de geniş kitlelere önderlik etmek için devlet iktidarına, merkezi iktidara dayanır. halk kitlelerinin sosyalist ekonomiyi örgütlemesi.’ Zorun örgütlenmesini, şiddetin örgütlenmesini gerektirir’.5
YENİ DEVLET TÜRÜ
Devletin temel karakteristik özelliği tarihteki varlığının sınıf karşıtlıklarının kaçınılmazlığının bir sonucu olmasıdır. Nitekim bir sınıf olarak proletarya, ‘Devletin sönmesi’ sürecinde ‘sınıf egemenliği organı’nı ele geçirerek egemen sınıflar üzerinde üstünlük kazanabilir. Aslında bu bir zorunluluktur, çünkü aksi takdirde ‘çok küçük bir azınlık için, zenginler için demokrasi’ yani ‘kapitalist demokrasi’ devam edecek ve ‘belirli bir sınıfı ezme gücü’ anlamına gelen devlet, Ezilen sınıfları ezmeye devam edin. Toplumsal üretim araçlarının mülkiyetinin azınlığın elinde olduğu bir toplumda, ezen sınıfları ezmek için gerekli olan şiddet kapasitesi devlet aygıtı aracılığıyla sağlanmaktadır.
Proletaryanın devlet aygıtına egemen olma hedefi açıkça farklıdır. Proletarya diktatörlüğünün inşası tamamlandığında sınıfsız topluma geçiş için fırsatlar yaratılacaktır. Yani insanlığı ücretli kölelikten kurtarmak için, ezen ve sömürülen sınıfları baskı altına almak, direnişlerini zorla kırmak ve bunun için de özel bir baskı sistemine ihtiyaç vardır;6 ancak bu bir geçiştir. devlet, artık kelimenin gerçek anlamıyla bir devlet değildir. Değil.7 İşte tam da yeni bir devlet türünden bahsedebileceğimiz aşamadır ve proletarya diktatörlüğü de buna karşılık gelir.
Lenin, ‘asalak devlet’in ortadan kaldırılmasını ’emeğin ekonomik kurtuluşu’nun siyasi önkoşulu olarak görüyor. Devlet ve özgürlük kavramları birbirine zıt olsa da Lenin bunun ancak devrimle çözülebilecek bir çelişki olduğunun bilincindedir.” (HABER MERKEZİ)